Skip to main content

"Bedelli" Askerlik


Bedelli askerlik için 600 binden fazla başvuru oldu. Türk-İslam Sentezi'nin ve onun beslediği milliyetçi popülizmin altın çağını yaşadığı bir dönemde ulaşılan bu rakamı ilginç bir bilimsel veri olarak not edip konunun bir başka yönüne dikkat çekmek istiyorum.

Erdoğan oldum olası nüfus meselesini önemsiyor. Durmadan yaptığı üç çocuk çağrısı malum. Gelgelelim dini bir saikle yapıldığı görüntüsü veren bu çağrı ile aslında kibarca ucuz yedek parça isteniyor. Çünkü Türkiye'de hakim olan düzene düşük maliyetle oylarını, sadakatlerini, beyinlerini, din anlayışlarını ve hayatlarını dolgu malzemesi olarak kullanabileceği bir kitle lazım. Düşük maliyetle diyorum çünkü ülkede dönen muazzam yolsuzluk çarkından bu en alttaki % 20'lik kitlenin payına sadece saray ulufeleri ve parti teşkilatı yardımları düşüyor. Karşılığında ise oy veriyorlar ve ucuz işgücü olarak kullanılıyorlar. Çok acı ve pahalı bir alışveriş doğrusu. Son bedelli yasası ile kışlaların yükü de tamamen bu kesimin çocuklarına kaldı.

Ortanın ortası ve yukarısındaki gelir grubunun çocukları bedelli askerlik sayesinde yükümlülüklerini en zahmetsiz şekilde yerine getirecekler. Bu orta kesim eskiden Kemalist olmadığı gibi şimdi de dindar değil. Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin bir şey değişmeyeceğinin de farkında. O yüzden istediğini aldığı sürece iktidarlarla köklü bir çatışmaya girmez, hiç girmedi. Bedelli onlar için iyi bir alışveriş oldu. Tam zamanlı askerlik hizmetini ise bedel ödemeye gücü yetmeyen en alttakiler yapacak. Elbette bedelli uygulaması yeni bir durum değil fakat Türkiye'de ve çevresinde yaşananlar dikkate alındığında sonuncusunun fazlasıyla rahatsız edici yönleri var.

AKP'nin normal yollardan iktidarı bırakma ihtimali ortadan kalkmış bulunuyor. Partinin en tepesinden mahalle teşkilatlarına kadar çoğu üyesi gırtlağına kadar suça bulaştı. Toplumun önemli bir kesimi onlardan nefret ediyor. Dolayısıyla her seçimi beka meselesi olarak ele almaları kendileri açısından mübalağa değil. İktidarı kaybetmenin hukuki sonuçlarını da aleyhlerinde biriken toplumsal öfkeyi de göze alamazlar. Güç üzerindeki tekellerinin meşruiyetini sarsabilecek en küçük bir gelişmeye karşı bile tavizsiz ve acımasız tavırları bundan. Gerçek muhalefet ve gerçek gazetecilik yapanların istisnasız bir şekilde hapiste olması bu yüzden. Özetle, Erdoğan nefes aldığı sürece güce tutunmak zorunda.

Bu düzenin korunması için her şeyi yapabilirler. Buna sınır ötesi operasyonlar ve hatta savaş da dahil. İşte o gün geldiğinde -inşallah gelmez- o en alttaki % 20'nin çocukları ölecek. Esas "bedel"i yine garibanlar ödeyecek. Kimsenin sesi çıkmayacak, çıkamayacak. Gencecik çocuklar sarıklı JİTEM Diyanet'in şehitlik sömürüsü dolu vaazları ve protokolün timsah gözyaşları eşliğinde toprağa verilirken, ilçe teşkilatlarının avluya yığdığı kefenli fedailerin boş sloganları acılı anaların vaveylasını bastıracak.

Oysa orta sınıfın çocukları ölürse yapacakları ve söyleyecekleri baş ağrıtabilir. Evlat acısıyla sadık AKP seçmeni içinden bile gözünü karartıp "Kral çıplak!" diyenler çıkabilir. Bedelli ile bunun önü büyük ölçüde alınmış oldu ve böylece TSK siyaseten daha kullanışlı hale getirildi. Tereddüt eden Soma'yı hatırlasın. Önlenebilir bir maden kazası ile, hem de canlı yayında, 302 madenciyi diri diri gömen bir rejim "vatan millet uğruna" kaç masum delikanlıyı çöllerde ölüme gönderebilir, hesabı siz yapın.

Comments

Popular posts from this blog

Muslim Minorities' Dangerous Flirt with Erdogan

For a number of Muslim minorities and diasporas, Erdogan appears to be an oasis for politically orphaned people in search for direction, esteem, funds and leadership. Whereas their flirt with Erdogan is nothing but a sleepwalk into a dangerous mirage. It is about time these groups and their organizations wake up to the realites and refuse being used as gap filling material in the PR of a despicable regime. The years that followed the 9/11 attacks were marked by a global wave of interfaith activism. This wave enabled a sizebale component of the Muslim minorities to abandon the ghetto mindset and reach out to the larger segments of the socities they lived in. Their outreach was kindly reciprocated with similar gestures by the non-Muslim majorities. While the terror attacks that shook New York, London, Istanbul and Madrid were being interpreted as the advance shocks of a Clash of Civilizations by some, to many others they were bitter wake-up calls to engage in meaningful dialogue with

Reflections on Jon Pahl's "Fethullah Gulen: A Life of Hizmet"

Indeed, Fethullah Gulen's story is a distingushably Turkish one, yet not exclusively so. The last 20 years of Gulen's life and Hizmet Movement participants making the US their new home is as American as The Mayflower. Jon Pahl's book, besides its other merits, powerfully captures that dimension and presents it to the American audience. In that sense A Life of Hizmet addresses one of the most understudied compartments of the literature on Gulen himself and the Hizmet Movement. In a more general outloook, the book is "critically sound and politically inspiring" as its author hoped it to be. One of the main preconditions for a healthy inquiry is ensuring that the tool of analysis matches the nature of the topic at hand. Sadly, a sizeable portion of the early accounts about Gulen failed to satisfy that standard. They rather assumed an oversimplified attitude by narrowing the issue to politics and thus doing a great injustice to social, religious, civic dimensi

Kürt Diasporası

Genel bakış Anavatanı fiziki olarak terk etmek otomatik olarak diaspora olunduğu anlamına gelmiyor. Fakat bir Kürt diasporası oluğuna kuşku yok. Literatürde genişçe ele alınmış olan diaspora karaktersitik özellikleri Kürtlerin tecrübesine uygulandığında karşımıza çok net bir diaspora fotoğrafı çıkıyor: zorla yerinden edilme anavatana dair kollektif hafıza yeni vatanda yaşanan yabancılık ve ayrımcılık anavatana dönüş miti anavatanın ihyası ve başarısı için çaba ulus-aşırı sosyal ağlar Kürt diasporası ağırlıklı olarak 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış olan nispeten genç bir diaspora. Dünyanın en kalabalık devletsiz diasporası olarak nitelendiriliyor. Başta Almanya olmak üzere büyük oranda Avrupa’da yerleşmiş durumda ve çoğunluğunu Türkiye Kürtleri oluşturuyor. Kendi içinde siyasi eğilim, yaşam tarzı, eğitim, sosyoekonomik statü ve dindarlık açısından  geniş bir çeşitliliğe sahip. Bununla birlikte, Öcalan’ın yakalanması, Kobani ve Afrin olaylarında görüldüğü gibi önemli g