Son bir aylık dönem Hizmet Hareketi içinde ve etrafında ciddi gelişmelere sahne oldu. Ahmet Dönmez tarafından İkinci 15 Temmuz sayılabilecek tehlikede bir cezaevlerinde isyan kumpası iddiası haberleştirildi. Buna binaen Hareket, darbeden sonra ilk kez Ortak Değerler İttifakı (Alliance for Shared Values) aracılığıyla kurumsal seviyede gönüllülerini ve geniş kamuoyunu doğrudan bilgelendiren açıklamalar yaptı. Bu arada bazı kalem erbabının eleştirileri doğrudan Hocaefendi'nin şahsına yöneldi ve bu çıkışlara da çok farklı türden tepkiler oldu.
Hocaefendi ile ilgili olarak söz konusu fikirlerin dile getirilmesi bazı kafalara ters gelebilir. Gelgelelim bu onları bağnaz veya otoriter yapmaz. Tıpkı Hocaefendi'ye köşesine çekilme çağrısı yapanların bu fikirlerinden ötürü ajan, hain veya münafık olmayacağı gibi. Tartışma hür olmalı. Zahirde ifade edilenin ötesinde niyet okumalara girerek kötü bir gelenek başlatmaktan kaçınmak lazım. Bir iktisat mezunu için iddialı sayılabilecek sözlerle ifade edeyim: Müslüman'ın tartışılmazları bellidir, mücmel olarak hepsi bir A4 kağıdına sığar. Bu tartışılmazlara sıkı tutunduktan sonra tartışılabilir olanın okyanusunda güvenle sefere çıkılabilir.
Kişisel söz hakkıma gelince, Hocaefendi'ye yönelik çağrıları son derece isabetsiz ve temelsiz buluyorum. Evet, pek çok olayda Hareket mensuplarının Hocaefendi'den kendilerine dadılık yapmasını bekledikleri doğrudur. Ya da bir arkadaşımın harika ifadesiyle Hizmet kadrolarının çoğu zaman Hocaefendi'ye Arapların petrole baktığı gibi baktıkları, ödevlerini yapmak yerine problemleri doğrudan onun kucağına bıraktıkları inkar edilemez. Bununla beraber Hocaefendi bin küsür yıldır Anadolu'da politik gücü dengeleyen toplumsal-tasavvufi merkezin mümessilidir. Bu gelenek çağlar boyu devlet ve onun fetvacları karşısında sadece insani-tasavvufi güce dayanmıştır ve politik merkezin karşısında bildiğimiz anlamda muzaffer olduğu pek de vaki değildir. Padişahtan bahsederken mürşid tarifi yapmak ne kadar yanlışsa mürşide bir devlet adamının veya ordu komutanının sorumluluğunu yüklemek o kadar yanlıştır.
Öyle inanıyorum ki Hizmet Hareketi mensupları Erdoğan'a secde dahi etselerdi bu süreç yaşanacaktı. Ama yine aynı derecede kat'i kanaatim var ki işin en yakınlarının gözünde bile terörist olarak görülmelerine kadar varmasında, sebepler dairesinde olabilecek en ağır tahribatın yaşanıyor olmasında beşeri hataların payı çok büyük. Bu konuda önce sözün hakkını verip gerekli eleştiriyi yapmak, ardından da eylemin hakkını verip arızaları gidermek lazım. Öte yandan şu notu da düşmekte fayda var: Tıpkı bir dönem idareciler güç ve imkanları isabetli kullanamadıkları gibi bir dönem de kalem erbabı eleştiriyi doğru kullanamayabilir. Eleştiri bir duruş ve enstrümandan çok bir meşrep haline gelirse Hizmet'in yetiştirdiği pek çok değerli ve aykırı dimağ 12 Eylül sonrasında Türk solcularının yaşadığını yaşayabilir. Pek çoğu yedikleri darbe sonrasında bir daha toplumla buluşamadılar ve farklı marjinal hareketler içinde bitmek bilmez bir eleştirme sarmalına kapıldı ve sonunda eriyip gittiler. Toplum da onların sunabileceği katkılardan mahrum kaldı.
Genel tartışmaların ağırlık merkezinin Amerika olması tesadüf değil. Bunun Hizmet'in geleceği adına iyi okunması lazım. Öncelike orada Hareket'in her kesiminden insan bulunuyor, adeta bir kesit. Hocaefendi'nin ABD'de ikamet ediyor olması da kuşkusuz önemli bir etken. Ama kanımca en önemli neden Amerikan kurucu kültürünün bizzat kendisi. Malumdur ki ABD'de tüm çeşitliliğiyle birlikte ferdiyetçi - hürriyetçi bir gelenek hakim. Amerika'yı Protestanlar kurdu, sonra gelen nesil onları protesto etti, sonra gelenler de onları. Bu gelenek hafife alınmayacak kadar köklü ve bu kabın içine giren her topluluk bundan etkilendi, etkilencek. Hizmet Hareketi'nin bir istisna olması imkansız. Bazı şeyler daha yeni başlıyor yani. Dinlemenin mekruh, konuşmanın günah, tartışmanın ise büyük günah muamelesi gördüğü bir kültürün çocukları olan bizler için kolay lokma değil elbette.
Genel tartışmaların ağırlık merkezinin Amerika olması tesadüf değil. Bunun Hizmet'in geleceği adına iyi okunması lazım. Öncelike orada Hareket'in her kesiminden insan bulunuyor, adeta bir kesit. Hocaefendi'nin ABD'de ikamet ediyor olması da kuşkusuz önemli bir etken. Ama kanımca en önemli neden Amerikan kurucu kültürünün bizzat kendisi. Malumdur ki ABD'de tüm çeşitliliğiyle birlikte ferdiyetçi - hürriyetçi bir gelenek hakim. Amerika'yı Protestanlar kurdu, sonra gelen nesil onları protesto etti, sonra gelenler de onları. Bu gelenek hafife alınmayacak kadar köklü ve bu kabın içine giren her topluluk bundan etkilendi, etkilencek. Hizmet Hareketi'nin bir istisna olması imkansız. Bazı şeyler daha yeni başlıyor yani. Dinlemenin mekruh, konuşmanın günah, tartışmanın ise büyük günah muamelesi gördüğü bir kültürün çocukları olan bizler için kolay lokma değil elbette.
Gönüllüleri ve kurumlarıyla sımsıkı bir yapı olan Hareket'in üzerine devletin balyozu indi. Bu merkezkaç etkiyle büyük bir coğrafi çevreye yayılma oldu. Benzer bir merkezkaç etki zihinlerde de etkisini gösteriyor. Artık Hizmet gönüllüleri o standart memur profili değil, başka şapkaları da var. Kimisi eskisine göre daha liberal, kimisi daha feminist, kimisi daha Kürt, kimisi daha Bektaşi meşrep...Şimdi üç yol var: Ya bu insanları eski standart memur kalıbına geri sokmaya çalışacaksınız, ya herkesi uzayda başıboş gezen meteorlar gibi kendi haline bırakacaksınız, ya da bir yolunu bulup bu çeşitliliği aynı fikri yörüngede tutarak tarihi bir dönüşüme katkıda bulunacaksınız.
Bu son ifadeyi belagat olsun diye söylemiyorum. İslam alemi birkaç asırdır tırnak işareti ("...") ile oyalanıp duruyor, nakille uğraşıyor. Yitirdiği soru işareti (?) ile tekrar buluşabilirse tarihi bir eşik aşılmış olacak. Kimbilir, belki de Hizmet gönüllülerinin özellikle Batı toplumları içinde dünyayı yeniden okuması, bu ilhamla sorular sorması ve ikna, meşveret, ortak akıl yoluyla cevaplar üretmesi bu buluşmanın mütevazı vesilelerinden biri olur.
Bu son ifadeyi belagat olsun diye söylemiyorum. İslam alemi birkaç asırdır tırnak işareti ("...") ile oyalanıp duruyor, nakille uğraşıyor. Yitirdiği soru işareti (?) ile tekrar buluşabilirse tarihi bir eşik aşılmış olacak. Kimbilir, belki de Hizmet gönüllülerinin özellikle Batı toplumları içinde dünyayı yeniden okuması, bu ilhamla sorular sorması ve ikna, meşveret, ortak akıl yoluyla cevaplar üretmesi bu buluşmanın mütevazı vesilelerinden biri olur.
Comments
Post a Comment