Skip to main content

Bir Kısım Kemalistlere...


24 Haziran seçimleri ile birlikte Türkiye'de mevcut olan tek adam düzeni şifresiz yayına geçmiş oldu. Bu basit bir olay değil. Tipik bir Ortadoğu diktatörlüğü hikayesi değil izlediğimiz. Zira Ortadoğu'nun tek adamları ya kralları devirerek veya kendilerinden önceki diktatörlerden görevi devralarak başa geçtiler. Yani altyapı büyük ölçüde hazırdı. Türkiye ise AB'nin kapısının eşiğinden bu noktaya geldi. Dolayısıyla yıkımın vebali tek bir kitleye çıkarılamayacak kadar büyük. Herkes şapkasını önüne koyup muhasebesini yapmalı. Masanın altına saklanmak yok!

Mesela Kemalist tabaka içinde özellikle 17-25 Aralık'tan bu yana ellerini ovuşturarak gidişatı seyreden bir kesim var(dı). Kelime seçimimden tüm Kemalistleri itham etmediğim anlaşılıyor olsa gerek. Sözüm işte tam da bu şark kurnazı kitleye: Makası ters ucundan tuttunuz. Halbuki plan kulağa ne kadar hoş geliyordu değil mi? AKP Cemaat'i bitirecek, kendisi de Türkiye siyasetinin yoruculuğuna dayanamayarak eriyecek, ve hayallerdeki çağdaş Türkiye kurulacak! 

Cemaat dayağı biraz ağır yiyordu ama olsun. İnanç temelli toplumsal yapılara olan bağnazca tahammülsüzlüğünüz Hizmet Hareketi üzerinde geliştirilen sopaların bir gün sırtınıza inme ihtimalini görmenize engel oldu. Halbuki Anadolu'nun inanç ile olan ilişkisine dair bir A4 kağıdını dolduracak kadar bilginiz olsaydı bu yapıların hiçbir yere gitmeyeceğini, sadece hangi versiyonu ile birlikte yaşamak istediğinizi seçmeniz gerektiğini anlardınız. Daha açık ifade etmek gerekirse; Cemaat'in sohbet yapan, burs toplayan, okul açan, gazete çıkaran öğretmen, mühendis, bürokrat, ev hanımı profili ile komşuluk yapmak yerine IŞİD sempatizanları ile yan yana yaşamayı tercih ettiniz. Batı'nın Tevrat ve İncil'i su gibi bilen laik aydınlarını birazcık örnek alsaydınız aralarındaki devasa farkları görürdünüz ama öyle ya, hepsi dinci değil miydi bunların! Gerçi seçim gecesi yaşananlar bir fikir vermiştir. Cemaat'in bir zamanlar Cihan Haber Ajansı ile ilan ettiği seçim sonuçlarını AKP milisleri ateş ederek duyurdu. Bilmem anlatabildim mi!

Devletçi kodlarınız dikkate alındığında Said Nursi - Fethullah Gülen geleneği ile devlet karşı karşıya geldiğinde ülkeyi yönetene bakmaksızın "Devlet olsun taştan olsun" demeniz pek de sürpriz değil. Aynı devlet Kandil ile bir olup HDP'yi şeytanlaştırırken de sessiz desteğiniz sürdü. Yani AKP her kesime olduğu gibi size de korkularınız üzerinden hayal sattı. Kurucu ötekileriniz olan dindarlar ve Kürtler'in safdışı bırakılması hevesi gözünüzü kör etti. Ne körlükmüş ki yarım asır boyunca hiç de hakkınız olmadığı halde sizi sırtında taşıyan TSK'yı bile bir çırpıda ortada bıraktınız. Dört tane liseli genç namaz kılarken görüntülense "göreve" çağırdığınız ordunun 15 Temmuz bahane edilerek diri diri gömülmesini öylece seyrettiniz.

Hizmet Hareketi'nin "Tehlikenin farkında mısınız?" uyarıları da bir kulağınızdan girdi... diyeceğim ama girmedi bile. Türkiye'nin ortalamada en eğitimli, en şehirli ve sözüm ona en aydın kesimlerinden biri olan sizlerin ülke yıkıma giderken vereceği tepki sadistçe bir "Yiyin birbirinizi!" sırıtışı mı olmalıydı? Sonunda Cemaat'i suçlarken suçun daha büyüğüne ortak oldunuz. Evet, Cemaat kusursuz değil ama onun hatası AKP'nin meşru yollardan güce yürümesine yardım etmekti. Sizler ise AKP'nin seçimle elde ettiği gücü hukuksuzluk için kullanmasına pasif destek verdiniz.

Şimdi cici gettolarınızda oturup bol bol Facebook paylaşımı yapmaya devam edin. Meselenin Cemaat meselesi olmadığını hala anlamadıysanız SADAT'ın dayak mangaları mahallenizde etek boyu, top sakal, küpe, içkili işyeri teftişi yapmaya başladığında elbet anlarsınız.


Comments

Popular posts from this blog

Muslim Minorities' Dangerous Flirt with Erdogan

For a number of Muslim minorities and diasporas, Erdogan appears to be an oasis for politically orphaned people in search for direction, esteem, funds and leadership. Whereas their flirt with Erdogan is nothing but a sleepwalk into a dangerous mirage. It is about time these groups and their organizations wake up to the realites and refuse being used as gap filling material in the PR of a despicable regime. The years that followed the 9/11 attacks were marked by a global wave of interfaith activism. This wave enabled a sizebale component of the Muslim minorities to abandon the ghetto mindset and reach out to the larger segments of the socities they lived in. Their outreach was kindly reciprocated with similar gestures by the non-Muslim majorities. While the terror attacks that shook New York, London, Istanbul and Madrid were being interpreted as the advance shocks of a Clash of Civilizations by some, to many others they were bitter wake-up calls to engage in meaningful dialogue with

Reflections on Jon Pahl's "Fethullah Gulen: A Life of Hizmet"

Indeed, Fethullah Gulen's story is a distingushably Turkish one, yet not exclusively so. The last 20 years of Gulen's life and Hizmet Movement participants making the US their new home is as American as The Mayflower. Jon Pahl's book, besides its other merits, powerfully captures that dimension and presents it to the American audience. In that sense A Life of Hizmet addresses one of the most understudied compartments of the literature on Gulen himself and the Hizmet Movement. In a more general outloook, the book is "critically sound and politically inspiring" as its author hoped it to be. One of the main preconditions for a healthy inquiry is ensuring that the tool of analysis matches the nature of the topic at hand. Sadly, a sizeable portion of the early accounts about Gulen failed to satisfy that standard. They rather assumed an oversimplified attitude by narrowing the issue to politics and thus doing a great injustice to social, religious, civic dimensi

Kürt Diasporası

Genel bakış Anavatanı fiziki olarak terk etmek otomatik olarak diaspora olunduğu anlamına gelmiyor. Fakat bir Kürt diasporası oluğuna kuşku yok. Literatürde genişçe ele alınmış olan diaspora karaktersitik özellikleri Kürtlerin tecrübesine uygulandığında karşımıza çok net bir diaspora fotoğrafı çıkıyor: zorla yerinden edilme anavatana dair kollektif hafıza yeni vatanda yaşanan yabancılık ve ayrımcılık anavatana dönüş miti anavatanın ihyası ve başarısı için çaba ulus-aşırı sosyal ağlar Kürt diasporası ağırlıklı olarak 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış olan nispeten genç bir diaspora. Dünyanın en kalabalık devletsiz diasporası olarak nitelendiriliyor. Başta Almanya olmak üzere büyük oranda Avrupa’da yerleşmiş durumda ve çoğunluğunu Türkiye Kürtleri oluşturuyor. Kendi içinde siyasi eğilim, yaşam tarzı, eğitim, sosyoekonomik statü ve dindarlık açısından  geniş bir çeşitliliğe sahip. Bununla birlikte, Öcalan’ın yakalanması, Kobani ve Afrin olaylarında görüldüğü gibi önemli g